top of page

Türkiye'nin En İyi Kahve Kitabı Ödülü

Gourmand World Cookbook Awards tarafından Türkiye’nin En İyi Kahve Kitabı ödülünü 'Cenk Girginol' aldı. Bu ödül ile 'Mayıs' ayında Çin’de yapılacak 'Dünya Sıralamasında' 'Finalist' kitap olarak Türkiye’yi Kahve alanında temsil ediyor olacak!


Cenk Girginol ile yaptığımız keyifli Röportajımızda bizlere, kahveyle olan tutkulu yolculuğunu anlattı...




Kahve Gazetesi: Aktif olarak kaç yıldır kahve sektöründe yer alıyorsunuz?


Cenk Girginol: Aktif olarak 14 yıldır kahve sektöründe yer alıyorum. Başlangıçta satış organizasyon kurulumları ve eğitimleri ile başladım. Sonrasında hem yurtdışından aldığım eğitimler hem de verdiğim eğitimler ile sektör ve ben gelişmeye başladık. Bu alandaki çalışmalarım ile 7 sene önce, şu anda 97 yıllık olan aile şirketimizde bayrağı devir alarak devam etmekteyiz. Kavurma ve Cupping üzerine kurduğumuz tesisler ve eğitimler, bizi kahveyi daha iyi tanımaya ve geliştirmeye yönlendirdi. Halen kavurma, eğitimler ve seminerler devam ediyor. Aynı anda da İsviçre’de Butik bir kahve firmasının Cupping Tadım Uzmanı olarak çalışmalarımızı devam ettiriyorum.


Kahve Gazetesi: Kahveye olan bağlılığınızı ve kahvenin hayatınızdaki yerini nasıl anlatırsınız?

Cenk Girginol: Kahve ile ilgili bir sohbet başladığında ya da bir tadım olduğunda kendimi kaybedip zamanın farkına varamayabiliyorum. Çocukluğumdan beri hiç çay içmemiş olmam ve çay içmeyi sevmiyor olmamın da bir katkısı var mıdır bilinmez, kahve hakikaten hayatımda önemli bir yer kaplıyor. Yazdığım kitap ve saatlerce keyifle yapılan tadım / sohbetler herhalde hayatımın bir parçası olmasa yapılamazdı.


Kahve Gazetesi: ‘Topraktan Fincana’ kitabınızı size yazdıran duygu/düşüncelerden kısaca bahseder misiniz?

Cenk Girginol: “Kahve~Topraktan Fincana” esasen 2005 yılında hayalini kurup yönlendiğim bir hedefti. Hatta o dönemden bu yana, kitap yazma fikrimi bilen birkaç arkadaşım kitap çıktığında, 'Bu o kitap mı ?' diye sordular. Bu bana 'Evet'! cevabının geldiği noktayı bir kere daha gösteriyor.



2005’te bu fikirle, aldığım yurtdışı eğitim programları ve Ar-Ge mantığı ile çalıştığım alanı genişletmeye başladım ve araştırmalarımı derinleştirdim.


O yılları hatırlıyorum... sabahlara kadar çalışırdım. Herhalde bu tutku olsa gerek.


2010 yılında bir nev'i profesyonel olarak yazmaya başladım. Dizgi, çektiğim fotoğraflar, tecrübeyi yazıya dökmek, belki de tek bir sayfayı doğru anlamda yazmak, 4-5 gün sürüyor sonra yap-boz gibi tekrar üstünden geçiyordum. Kitabım altı senede bitti. Ara ara pes etsem de, son 1 yıldır eşim Canan’ın yoğun desteği ile kitabımı tamamladım. Kitabın yayınlanmasının bu kadar uzun sürmesinin en önemli sebebi, yıllardır detaylı bir şekilde üzerinde çalıştığım konuları, kahveyi bilmeyen ve öğrenmek isteyen ev kullanıcısına sade, anlaşılır ve eksiksiz sunabilmek için gösterdiğim hassasiyetti.


Bu çok zordu diyebilirim. Çünkü sektörde bu kitabın, baristanın el kitabı ya da ders kitabı mantığı ile algılanmasını istemedim. Amaç; öğretmeninden, işçisine, öğrencisinden ev hanımına kahveyi seven veya öğrenmek isteyen herkesin bu kitaptan faydalanmasını sağlamaktı.


Şimdi gelen yorumlara bakıyorum ve bu amacı doğrularcasına, herkesten aynı olumlu yorumu alıyorum: Sade ve anlaşılır, akıcı ve detay…Kahve hakkında her şey !


İkinci konu ise kahve, hakikaten bilinmez bir meta ve bunun yanısıra keşfedilme rivayetinde bile netlikleri olmayan noktalara sahip... Bunun için hem senelerdir kabul edilen gerçeklikler hem de kendi tecrübemi birleştirerek objektif ve dünyada kabul edilen ana dominant değerleri, yurtdışında bilir kişi vasfı ile kabul görmüş bir iki tanıdığım hoca vasıtasıyla kontrol ettirerek onaylattım. Bu da arkasında durulabilir ve tartışma olamayacak kesinlikleri getirdi.


Örneğin; siz espressoyu 20 gramdan da yapabilirsiniz, hiç sorun yok ama espresso nedir diye bir eğitim veriyor ya da kitap yazıp tanımlıyorsanız 7-maks. 7,5 gram + 30 ml. ölçüsünü vermek zorundasınız. Bu ikisi karıştırılmamalı ve doğru aktarılmalı.


Genel olarak içimin sinen konu, Üçüncü Baskıya girdiğimiz şu günlerde aldığım yüzlerce yorum ve takdirin insana mutluluk vermesi. Diğer taraftan; kitabımın Fransız Dünya Kitap Oscarı Gourmand World Cookbook Awards tarafından Türkiye’nin En İyi Kahve Kitabı seçilmesi ile ödüllendirilmek!


Hayaller üzerine emek verilip gidilince gerçek oluyormuş...Bunu da görmüş oldum hayatım içinde.


Kahve Gazetesi: Bir Gurme olarak üçüncü dalga kahve akımının Türkiye’de geldiği noktayı başarılı buluyor musunuz? Türk kahvesine yönelik üçüncü dalga hareketi sizce dünyada ses getirir mi?

Cenk Girginol: Üçüncü dalga esasen, içtiğiniz kahvenin kimliğini ortaya koyan ve damak zevkinize göre size özel tatlar çıkaran güzel bir akım. Türkiye’de baktığımda kahve sektörüne katkısı ve son yıllardaki gelişimi göz önüne alındığında, son 3-4 senedir hızlı bir ivme geldi. Festivaller, yeni açılan konsept cafeler, dergiler, programlar , yazılar...


Bir kahve tutkunu olarak kahvenin bu kadar konuşulabildiği her akım fayda ve gelişime destektir. Sadece benim gördüğüm biz daha Birinci Dalga etkisinde iken İkinci Dalgayı biraz atlayarak, Üçüncü Dalga akımına hızlı geçiş yaptık. Bu kesinlikle kötü bir şey değil ama ticari olarak bakıldığında, açılan mekanların ve yatırımcıların bu etki ile yanlış hamleler yapmaları neticesinde, bu açılan dükkanların kapanmaları söz konusu olabilir. Burada yatırımcı arkadaşların çok ciddi düşünüp doğru yerde, doğru ekipman ve yatırımla hareket edip kahveyi tüketici ile buluşturması gerekiyor. Aksi takdirde, gurme kahveci dükkanları olan işyerlerinin, ticari olarak varlığını devam ettirebilmesi için bistro konseptine dönmemesi gerekir.


Türk Kahvesi bizim özümüzde ve kültürümüzde var olan bir şey. Evde değirmenlerde kendimiz çekerek içtiğimiz, evlenirken törende baş rolde olan ve uğruna yıllarca hatır biçilen bir içecektir. Kesinlikle yurt dışı platformlarda tanıtımının daha güçlü yapılması gerekli. Ama sonradan çay toplumuna dönüştüğümüz bu coğrafyada da yapılacak çok şey var.


Söylediğiniz doğru! Türk Kahvesinde bir nevi 3. Dalga hareketini arttırmak gerekiyor.. Ben şu anda Türk Kahvesi üretirken herkesin damak tadının oturduğu Brezilya çekirdeğini kullanmıyorum. İki farklı single origin kahve ile yaptığım harman inanılmaz bir tat olarak alışılmışın dışında. Tadanlar çok olumlu yorumlar yapıyor. Bunun gibi bir çok butik kavurucu arkadaşım da yeni tatlar üzerine çalışıyorlar. Bunların artması çeşitlilik ile beraber Türk Kahvesine İade-i İtibar’ını vermemizi sağlar inşallah.



Kahve Gazetesi: Cenk Girginol hangi kahveyi içmekten keyif alıyor? Örneğin; tercihiniz üçüncü dalga kahve akımı mı yoksa geleneksel Türk kahvesi mi?

Cenk Girginol: Cenk Girginol, esinlikle iyi bir espresso içicisi. Günde 15 civarında sadece espresso içmişliğim vardır! (2 türk kahvesi ve kaçamak 1-2 Americano ile tüketimde geçtiğim Cafe’ler vardır ). Fazla ve genel olarak bakılırsa denemeyin derim... Ben kahve içmediğim zamanlarda sıkıntılar yaşayan bir bağımlı oldum. İçtiğim espresso 14-15 gramdan ( Double Portafilter) inen Single Shot Espresso. Çünkü bir espressonun gerçek değerlerine double’dan indirdiğiniz single shot ile ulaşabiliyorsunuz. Hala içerken direkt yutamayıp, ağızın içinde döndürerek içme gibi bir ritüelim var. Akşamları yemekten sonra eşimin yaptığı Türk Kahvesine de doyum olmaz ve kaçmaz….


Kahve Gazetesi: Sizce kahve severler ya da kahve tutkunları, kahve sektöründeki gelişmelerden yeterince haberdar mı? Kahve kültürünü tanımak ilgilerini çekiyor mu?

Cenk Girginol: Yavaş yavaş, dergiler, köşe yazıları, bloglar ve sizin gibi kahve severleri buluşturan platformlar artmaya başladı ve kesinlikle bizim gibi birikimi olan onlarca arkadaşımın da tecrübeli baristaların da bu platformlarda desteklerinin olması lazım. Bu iş para kazanma işi değil, ticari değil. Ne kadar kahve sever ile bilgi ve haber buluşursa o kadar bu sektör doğru noktaya gelir. Siz 3 değil 5. Dalga dükkan açın, ben 1 değil 10 kitap yazayım, son tüketici haberdar değil ve bilmiyorsa hepsi boşa gider. İnsanlara ulaştıkça, yaptığınız işin boşa gitmediğini, hakikaten haberdar olan kişilerin ilgi gösterdiklerini ve onlara bir şeyler verdiğinizi görüyorsunuz. Bu çok mutlu edici bir şey.


Bir okuyucum yorumda şöyle yazmıştı : “Kitabı kitapevinde görünce öylesine aldım. Fakat okuyunca bayıldım ve kahvenin böyle bir şey olduğunu, böyle şeylerin yapılabildiğini bilmiyordum. Başucumdan ayıramıyorum kitabınızı” şimdi bundan sonra diyorsunuz ki gidilecek çok yol var ama bilgiyi almak isteyen ve aldığında başarıya ulaştığınız çok kişi var. Devam devam devam....


Kahve Gazetesi: Kahve kültürünü kahve severlere daha iyi tanıtabilmenin yolu sizce nedir? Bu anlamda siz sosyal medya araçlarını kullanıyor musunuz?


Cenk Girginol: En iyi yol festivaller, seminerler ve aktiviteleri çoğaltmak ve katılımda bulunup birebir olmak. Ama sosyal medya bu işin bence de en iyi yöntemlerinden biri. Evet özellikle instagram ve Facebook hesaplarımızı aktif kullanıyorum.


Gelen tüm yorum ve sorulara cevap veririm. İnsanların kitabınız ile çektiği ve güzel sözlerle yazdığı cümleleri görmek iyi ki de bu işi yapmışım dedirtiyor ve gurur veriyor.


Instagram @cenkgirginol ve @topraktanfincana , Facebook üzerinde de Topraktan Fincana sayfamız ve kişisel profilimi aktif olarak okuyuculara açtım ve herkes ulaşabilir durumda.



Kahve Gazetesi: Bu keyifli sohbetiniz için ve bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.



Cenk Girginol: Ben bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim….










Güncel Haberler
Search By Tags
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
bottom of page